Yunanistan, Türkiye'nin Olası Tepkilerine Rağmen Ege Eksenleri Projelerinde İlerliyor
Yunanistan, Türkiye ile gerilimin tırmanması riskine rağmen, hesaplı bir diplomatik manevrayla Ege'de iki önemli projede ilerleme kaydetmeye hazırlanıyor. Brüksel'deki NATO zirvesi çerçevesinde Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgos Gerapetritis ile Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan arasında gerçekleşen son görüşme süregelen diyalog izlenimi yaratmaya çalışsa da Türk-Yunan ilişkilerinde, temeldeki anlaşmazlıklar hâlâ çözümsüz durumda.
Atina'daki diplomatik kaynaklar, Yunanistan'ın Yunanistan-Kıbrıs-İsrail elektrik bağlantı projesindeki çalışmalara yeniden başlayacağını ve nisan ayında bakanlık kararıyla ulusal deniz yetki alanları ile ilgili planlamasını ileriye taşıyacağını doğruluyor. Bağlantı projesi, yakın zamanda Kıbrıs sorunu hakkında Cenevre'de yapılan gayriresmî toplantı nedeniyle geçici olarak durdurulmuştu. Bu hamleler, ABD'li enerji devi Chevron'un, Türkiye ile Libya arasındaki deniz yetki alanı anlaşmazlığının odağındaki Girit'in güneyinde hidrokarbon aramalarına ilgi gösterdiği bir süreçte gerçekleşiyor.
Stratejik Hesaplamalar ve Bölgesel İttifaklar
Yunanistan, özellikle Girit'i Avrupa'ya bağlayacak elektrik projesinde Fransız enerji şirketi NEXANS'ın yer almasıyla Avrupa Birliği'nin desteğini arkasına almış durumda. İsrail ile Türkiye arasındaki gergin ilişkiler de Atina'ya Doğu Akdeniz'de stratejik bir avantaj sağlıyor.
Efimerida ton Sintakton gazetesi, "Doğu Akdeniz'deki karmaşık denklemde İsrail'in Amerikan-Türk ilişkilerinde oynadığı kilit rol, Ankara'nın bölgedeki olası saldırganlığına karşı caydırıcı bir unsur olabilir" ifadeleriyle, İsrail'in Washington ile olan güçlü bağlarının Yunanistan'ın çıkarlarına hizmet edebileceğine dikkat çekiyor.
Ancak Atina'daki kaynaklar, Türkiye'nin Kasos adasının doğusundaki elektrik bağlantısı çalışmalarını yürüten gemilere müdahale etmesi halinde, Yunanistan'ın İsrail'den doğrudan destek beklememesi gerektiği uyarısında bulunuyor.
İç Siyasî Baskılar Dış Politikayı Şekillendiriyor
Yunanistan'ın Ege'deki iddialı hamleleri, giderek artan iç siyasî baskılarla doğrudan bağlantılı görünüyor. Son kamuoyu yoklamaları, iktidardaki partinin desteğinin yalnızca %26-28 düzeyinde kaldığını, aşırı milliyetçi ve muhafazakâr partilerin ise toplam %17-20 gibi önemli bir potansiyel oy oranını temsil ettiğini gösteriyor.
Bu siyasî gerçeklik, hükûmeti egemenlik konularında daha sert tutumlar almaya zorluyor. Milliyetçi muhalefet, Ankara'nın adımlarına karşı yumuşak olarak algıladıkları yaklaşımı sürekli eleştirerek, yönetimi ulusal bütünlük konularında kararlılık göstermeye itiyor.
Atina'daki durumu yakından takip eden bir kaynak, "Hükûmet kendini çıkmaz bir durumda buluyor; diplomatik pragmatizm ile ulusal konularda güçlü görünme zorunluluğu arasında denge kurmak zorunda" yorumunda bulunuyor.
Trump Faktörü Bölgesel Dinamikler Üzerinde Belirleyici
Atina'daki diplomatik çevreler Donald Trump yönetiminin Ege Denizi'ndeki son gelişmelere göstereceği tepkinin, Yunanistan-Türkiye ilişkilerinin geleceğini önemli ölçüde etkileyebileceğine işaret ediyor.
Tarihsel olarak, Amerika'nın Türkiye'ye karşı takındığı tutum, bölgesel güç dengesinde belirleyici bir faktör olageldi. Atina'nın perspektifinden ABD yönetiminin Türkiye'nin politikalarına göstereceği herhangi bir tolerans, Ankara'yı daha da cesaretlendirebilir. Aksine, Amerika'nın Yunanistan'a vereceği güçlü destek ise Türkiye'nin Atina'nın denizcilik hamlelerine karşı tepkilerini sınırlayabilir. Bu dinamik, Yunanistan-Türkiye ilişkilerinin gelecekte alacağı yönü önemli ölçüde şekillendirme potansiyeli taşıyor.
Yüksek riskli enerji projeleri ilerledikçe ve iç siyasî kaygılar arttıkça, Yunanistan ve Türkiye arasındaki hassas denge giderek daha kırılgan bir hal alıyor. Bunun hesaplanmış bir tırmanış mı, yoksa çatışmaya doğru tehlikeli bir kayma mı olduğu henüz net değil. Ancak bu dengenin bozulması durumunda, bölgede daha istikrarsız ve çatışmaya açık bir ortam oluşması kaçınılmaz görünüyor.