İstanbul 6,2’lik Depremle Sarsıldı: Uzmanlar “Büyük Deprem” ve Gizli Heyelan Tehlikesine Dikkat Çekiyor*
Deprem, öğlen saatlerinde Marmara Denizi’nde gerçekleşti. En büyük artçı ise 5,9 büyüklüğünde kaydedildi. Sarsıntı İzmir, Ankara ve Çanakkale gibi uzak şehirlerde de hissedildi. Korkuya kapılan İstanbullular sokaklara döküldü. Yetkililer, çoğu panikle yükseklikten atlama sonucu olmak üzere 151 kişinin yaralandığını açıkladı. Fatih’te harabe bir bina çökerken, aktif kullanılan binalarda önemli bir hasar oluşmadı. Tüm okullar iki gün süreyle tatil edildi, risk grubundaki kamu çalışanlarına da izin verildi.
T24’e değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Ercan, bu depremin Kuzey Anadolu Fayı’nın Trakya kolunda ana bir şok olduğunu, Silivri açıklarında beklenen (M7,0-7,2) “Büyük Deprem”in öncüsü olmadığını belirtti. Sarsıntının önemli veriler sunduğunu, büyük depremin 30 saniyeden uzun sürebileceğini, ancak bu depremin olasılığı ya da zamanlamasında bir değişiklik olmadığını söyledi. Önümüzdeki iki hafta boyunca 5,5 büyüklüğüne kadar artçıların sürebileceğini de ekledi.
Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir ise T24’e yaptığı açıklamada; 6,2’lik depremin yaklaşık 10 kilometrelik kısa bir fay parçasını kırdığını, bu nedenle o kesimde hemen 7 büyüklüğünde bir deprem olasılığının biraz azalmış olabileceğini ifade etti. Sözbilir, bu depremin İstanbul için bir “test” olduğunu, kentsel dönüşümdeki ilerlemenin daha kötü sonuçları engellediğini söyledi. Ancak, gerilimin komşu fay parçalarına kayması hâlinde “deprem fırtınası” yaşanabileceği uyarısında bulundu. Prof. Dr. Naci Görür ise sosyal medyadan yaptığı paylaşımda, bu tür depremlerin fay sistemindeki stresi artırdığına dikkat çekti; hazırlıklı olunması gerektiğini ve yalnızca sarsıntı sonrası önlem almanın yeterli olmadığını vurguladı.
Deprem tehlikesini artıran bir diğer unsur olarak, Flash Haber TV’ye konuşan Jeofizik Uzmanı Hurşit Canlı, istikrarsız zemin riskine dikkat çekti. 2023’teki depremlerde Hatay’da yaşanan yıkımı örnek gösteren Canlı, alüvyal zemin üzerine kurulu şehirlerin, merkezden uzakta olsalar bile büyük risk taşıdığını; bu tip zeminlerin “pamuk gibi” olduğunu söyledi. Esenyurt gibi İstanbul’un bazı bölgelerinde yapılan jeoteknik çalışmaların, yüzeyin altında “gizli heyelan” potansiyeli ya da “kayma zonları” bulunduğunu belirtti. “Ciddi bir depremde bu blok aşağıya kayabilir,” diyen Canlı, uzun süren sarsıntıların özellikle eğimli alanlarda veya deniz kenarında bu dengesiz tabakaların hareketini tetikleyebileceğini anlattı.
Uzmanların ortak görüşü net: Çarşamba günkü deprem, uzun zamandır korkulan büyük felaket olmasa da güçlü bir uyarı niteliğinde. İstanbul’da afetlere karşı hazırlık; bina güçlendirme, kentsel dönüşüm ve şehrin zemininin oluşturduğu temel risklerin mutlaka dikkate alınmasını gerektiriyor. Titiz jeolojik incelemeler ve bilinçli inşaat uygulamaları hayati önem taşıyor.