Suwayda24 isimli sitede yer alan yeni bir paylaşıma göre Süveyda'nın sabah saatlerinde ölüm haberleri yayılmaya başladı. İlk kurban, görev başındayken öldürülen doktor Talat Amer oldu. Suriye devrimi boyunca Dera halkına yardım eli uzatan, risk altında bile hastalarını tedavi eden bu doktorun ölümü, bölgedeki tanıdıklarının telefon görüşmeleriyle doğrulandı.
Ancak bu olay, dün başlayan ve hâlâ devam eden kanlı şiddet sarmalının yalnızca bir parçası. Süveyda, adeta karanlık bir yazgının pençesine düşmüş gibi.
Şehirde dehşet hâkim. Askerî birliklerin mahallelere ve çevre köylere girmesiyle birlikte, ev baskınları, yağma ve silah zoruyla tehditler başladı. Tanıklar, araba anahtarlarını ya da eşyalarını vermeyi reddedenlerin oracıkta infaz edildiğini anlatıyor. Bu sahneler, "anında idam" olarak nitelendiriliyor.
Daha da çarpıcı olan, evlerin önünde biriken cesetler. İnsanlar, ölülerini taşıyamıyor ya da gömemiyor. Yaralılar sokaklarda kan kaybından ölüme terk edilmiş durumda çünkü ambulanslar hedef alınıyor ve ulaşım imkânsız.
Bazı ailelerin tamamen yok edildiği, hastanelerin kadın ve çocuk yaralılarla dolup taştığı belirtiliyor. Rastgele açılan ateş ve evleri hedef alan bombardıman, durumu daha da vahim hale getiriyor.
Şehirde elektrikler bir günden fazla süredir kesik. Bu, zaten kuşatma altındaki halkın çilesini katlıyor. Batı kırsalındaki köyler Grad roketleri ve havan toplarıyla vuruluyor. Artan şiddet, büyüyen bir insani krize işaret ediyor. Güvenli bir sığınak arayan ailelerin göçü sürüyor.
Sosyal medya ve haber platformlarında yardım çığlıkları yükseliyor ancak resmî makamlardan henüz bir açıklama gelmedi. İnsan hakları örgütlerinin acilen harekete geçmesi ve bu vahşetin sorumlularının hesap vermesi talep ediliyor.
Silahlı çatışmalardan uzak durmayı başaran Süveyda, şimdi tarihinin en kanlı günlerinden birini yaşıyor. Ve her şey, ürkütücü bir sessizlik ve karanlık altında gerçekleşiyor.